ALEYNA SEVİM / İstanbul – Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından hazırlanan rapora göre, Türkiye’nin nüfusu önümüzdeki yıllarda azalma eğilimine girecek ve 2100 yılı itibarıyla 77 milyonun altına düşmesi bekleniyor. Üç farklı senaryo üzerinde yapılan çalışmaların ana senaryosuna göre, yaşlı nüfus oranı 2050 yılında yüzde 23,1, 2075 yılında yüzde 31,7 ve 2100 yılında ise yüzde 33,6 seviyesine ulaşacak. Öte yandan, çocuk nüfusunun oranı 2050’de yüzde 15,1, 2075’te yüzde 12,4 ve 2100’de yüzde 11,8 olarak öngörülüyor.
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan, bu konuda şu değerlendirmelerde bulundu: “Bugün Türkiye’nin nüfusunun yüzde 10’undan fazlası 65 yaş ve üzerindedir. Birleşmiş Milletler’in standartları göz önüne alındığında, Türkiye artık çok yaşlı ülkeler arasında sayılmaktadır. Türkiye’nin nüfusunu genç tutabilmesi ve kendini yenileyebilmesi için kadın başına doğurganlık oranının en az 2.1 çocuk olması gerekmektedir. Ancak, kadınların evlenme yaşı 26, erkeklerin ise 28’e yükselmiş durumda. Büyük şehirlerde bu rakamlar daha da ileri yaşlara kaymaktadır. Çeşitli teşviklerle çocuk sayısının bir nebze artırılması mümkün olsa da, bu durumun sürdürülebilir olması için yapısal çözümler geliştirilmesi gerekmektedir.”
Kuşaklar Arası Eşitsizlik ve Eğitim
Yeditepe Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Demet Lüküslü, doğurganlık oranlarındaki düşüşün engellenebilmesinin devletlerin sosyal politikalarını köklü bir şekilde değiştirmesiyle mümkün olabileceğine dikkat çekti. Lüküslü, “Her aşamada kaliteli ve herkesin erişebileceği parasız eğitim sağlanması büyük önem taşımaktadır. Günümüzde kuşaklar arasında ciddi eşitsizliklerin yaşandığı bir dönemdeyiz ve bu durum, genç kuşaklar tarafından açıkça dile getirilmektedir.” şeklinde konuştu.